Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Yeni Yerleşkesi’nin açılışını gerçekleştirdi. Daha sonra programda Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün sevdiği şarkılardan oluşan müzik dinletisinin gerçekleştirilmesinin ardından, kurumun tanıtımını içeren kısa film gösterildi. Erdoğan, daha sonra burada bir konuşma gerçekleştirdi.
“Kimi zaman sağ-sol, Alevi-Sünni, ilerici-gerici, Kürt-Türk denilerek toplum kesimlerimiz birbirine düşman edilmiştir”
‘Fare Çuvalı Teorisi’ adıyla bilinen bir hikayeyi hatırlatan Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
“Ülkenin birinde tarım mühendisi bir kişi ülkenin başkentine gitmek üzere trene biner. Yanındaki koltuğa da yaşlı bir çiftçi oturur. Yolculuk boyunca çiftçi, ayakları arasındaki çuvalı her çeyrek saatte bir çevirip, içindekileri karıştırır ve sonra tekrar yerine yerleştirir. Bu durum karşısında merakını yenemeyen mühendis, bir süre sonra çiftçiye yaptığı bu işin hikmetini sorar. Çiftçi, tarlalardan fare ve sıçan yakalayıp, bunları laboratuvar deneylerinde kullanılmak üzere başkentteki bir araştırma merkezine sattığını söyler. Çuvaldakiler de işte bu fare ve sıçanlardır. ‘Peki’ der mühendis, çuvalı niye sürekli sallıyorsun? Çiftçi de çuvaldaki fareleri ve sıçanları çeyrek saatten fazla sallayıp, içindeki birbirine karıştırmazsam hayvanlar rahatlayıp, çuvalı kemirip delmeye başlarlar. Yaptığım bu işle farelerin ve sıçanların korkularını sürekli canlı tutup kendi aralarında gerginlik yaşamalarını sağlayarak dikkatlerini çuvala vermelerini engelliyorum. Böylece onları satacağım yere kadar rahatça götürüyorum. Bir çiftçinin pratik zekasının ürünü bu yöntem, daha sonra bir teori haline getirilip siyasete de uyarlanmıştır. Emperyalistler tarafından sömürülecek ülkeler ve toplumlar, terör başta olmak üzere çeşitli yöntemlerle sürekli karıştırılıp, birbirleri ile çatıştırılarak asıl amaçlarına odaklanmalarının önüne geçiliyor. Maalesef, ülkemiz de uzunca bir süre bu teorinin tepe tepe uygulandığı yerlerden biri olmuştur. Kimi zaman sağ-sol, Alevi-Sünni, ilerici-gerici, Kürt-Türk denilerek toplum kesimlerimiz birbirine düşman edilmiştir. Kazanan siyasetiyle, diplomasisiyle, ekonomisiyle ve güvenliğiyle emperyalistler, kaybeden ise topyekun milletimiz ve ülkemiz olmuştur. Hamdolsun, biz bu devri bitirdik.”
“Eski Türkiye kisvesi altına Türkiye’yi yeniden emperyalistlerine güdümüne sokmak isteyenler
Bir, iri, diri, kardeş ve hep birlikte Türkiye olarak gelecek asrı Türkiye Yüzyılı yapma hedeflerine kararlılıkla yürümeye devam edeceklerini dile getirerek, “Dünyayı biçimlendiren siyasi, ekonomik ve güvenlik paradigmalarının yeniden yapılandığı şu dönemde geçmişteki hataları tekrarlayıp, önümüzdeki fırsatları kaçırmamakta kararlıyız. Bölgemizi kasıp kavuran yıkımların, sınırlarımıza dayanmasını, bizi de yakmaya başlamasını beklemeyeceğiz. Gelin hep birlikte karşımızdaki tehditlerle yüzleşip mücadele ederek, gelecek nesillere büyük ve güçlü bir Türkiye mirası bırakalım. Aksi takdirde bir asır daha korkarak, birbirimizi tüketerek yaşayacağımız bir iklimin bizi esir alması kaçınılmazdır. Hiçbirimizin gönlünün böyle bir geleceğe razı olmayacağına inanıyorum. Tarihin tekerrür etmemesi için, dünyanın ve bilhassa bölgemizin içinde bulunduğu durum hepimize ibret olmalıdır. Bunun için siyaset kurumu başta olmak üzere her birimiz üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirmekle mükellefiz” açıklamasında bulundu.