Arkeoloji literatürüne “Körtik Tepe” olarak geçen ve bölge halkının "Girê Kortikê" ismini verdiği Diyarbakır'ın Bismil ilçesine bağlı Ağıl (Encolinê) köyünün Pınarbaşı mezrasında bulunan höyüğün yerleşim alanı 100x150 m2'lik bir alandadır.
Botan Çayı ve Dicle Nehrinin kesiştiği bir noktada yer almış olması nedeniyle gerek ekonomik gerekse ekolojik açıdan stratejik bir öneme sahiptir.
Diyarbakır'ın Bismil ilçesindeki Körtik Tepe'de yürütülen kazılarda, yaklaşık 23 yılda 30 bini aşkın eser gün yüzüne çıkarıldı.
Ilısu Baraj Gölü Altında Kalacak Kültür Varlıklarının Kurtarılması Projesi kapsamında, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü iş birliğiyle, Diyarbakır Müze Müdürlüğü başkanlığında 2000'den bu yana kurtarma kazılarının sürdürüldüğü Körtik Tepe, insanlık tarihine ışık tutmaya devam ediyor.
2017 yılına kadar yapılan çalışmalarda Bölgede yaklaşık 12 bin 500 yıl öncesinde dokuma yapımında kullanılan kemik iğne bulundu. Kazılarda bulunan diğer eşyalar üzerinde, dokumanın incesinden kalınına varıncaya kadar tüm evrelerini gösteren desen izleri ortaya çıkarıldı. Bu ürünlerin analizi sonucunda, 10 ayrı dokuma örneği belirlenmişti.
Ayrıca kazılarda balık avlamada kullanılan, modern olanlarına benzeyen kemikten oltalar, taş aletler, baltalar ve üzerinde dinsel inanışları simgeleyen figürlerin yer aldığı eşyalar bulunmuştu.
Körtik Tepe’deki kazılar sayesinde insanlığın tarımsal üretimden önce de yerleşik düzene geçtiği tespit edilmişti
Buradaki yaşamın milattan önce 10 bin 450 yıl öncesine dayandığı tahmin ediliyor.
Bugüne kadar o dönemde insanların av peşinde yiyecek topladığı biliniyordu. Yerleşik düzen söz konusu değildi. Burada yerleşik düzeninin bütün gereklerini yerine getiren, tarım öncesi topluluk olduğu keşfedildi. Bu, dünya insanlık tarihinde bir ilk olarak kayıtlara geçti.
Körtik Tepe’de ortaya çıkarılan eserlerden önce; tarımın keşfiyle insanların yiyecek aramaktan vazgeçip bunun yerine yiyecek üretimine başladığı, bunun da yerleşimi zorunlu kıldığı gibi bir kural vardı. Çok genel geçer olan bu kural, Körtik Tepe’deki keşifler ile geçerliliğini kaybetti.
Körtik Tepe’de ortaya çıkarılan eserler bilinenlerin yeniden ele alınmasını zorunlu kıldı. Çünkü Körtik Tepe'de avcılık ve toplayıcılık yapıp, yerleşik düzende yaşayan bir topluluk olduğu yapılan kazılarda ortaya çıktı.
2007 yılında ortaya çıkarılan insan kemikleri cerrahi çalışmalara ışık tutacak
Bismil Körtik Tepe'de yürütülen arkeolojik kazılarda 16 yıl önce gün ışığına çıkarılan Orta Çağ dönemine ait kemiklerin incelenmesi sonucu, erkek çenesinin güçlü, kadın çenesinin ise zarif olduğu tespit edildi.
Dicle Üniversitesi (DÜ) ile Riga Stradins Üniversitesi arasında yürütülen proje kapsamında, Orta Çağ döneminde yaşayan 121 kişiye ait kemikler, muhafaza edildiği Diyarbakır Müze Müdürlüğünden alınarak incelendi.
DÜ Tıp Fakültesi Anatomi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Vatan Kavak ve Riga Stradins Üniversitesinde sorumlu Prof. Dr. Mara Pılmane öncülüğünde 3 bilim insanının da katılımıyla yürütülen çalışmalar 2023 yılında tamamlandı.
14 farklı antropometrik ve karşılaştırma tekniği kullanılarak yapılan çalışmalar sonucu kemiklerin 66`sının erkek, 55`inin de kadına ait olduğu belirlendi.
Araştırmanın sonuçları Translational Research in Anatomy isimli uluslararası dergide yayımlandı.
Bu yıl tamamlanan çalışmalar ile ilgili bilgilendirmelerde bulunan DÜ Tıp Fakültesi Anatomi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Vatan Kavak "En zarafetli kadınların Körtik Tepe`de yaşayanlar olduğunu gördük" demişti.
Kavak, "Orta Çağ döneminde Körtik Tepe`de yaşayan erkeklerin alt çene kemiklerinin sağlam ve güçlü, kadın alt çene kemiğinin de zarafetli olduğunu tespit ettik. Erkeklerin alt çenesinin dünyanın diğer bölgelerinde yaşayan hemcinslerine göre de daha güçlü ve sağlam olduğunu belirledik. Kadınların alt çene kemiklerinin zarif olması genelde ev işleriyle ilgilendiklerini, erkeklerle avcılık ve diğer işlerde bulunmadıklarını gösteriyor. Diğer bölge kadınlarıyla da karşılaştırdığımızda en zarafetli kadınların Körtik Tepe`de yaşayan kadınlar olduğunu gördük. Tarımın o dönemde başlamasıyla erkeklerin dışarda vahşi hayvanları avlayıp, pişirmeden yemeleri ve tahıl ağırlıklı yemekler tüketmesi çenelerinin güçlenmesine yol açmıştır." İfadelerini kullanmıştı.
Bu araştırmanın sonuçlarının uluslararası bilimsel dergide yayınlandığını dile getiren Kavak, paylaşılan bilimsel tespitlerden cerrahların iyi sonuçlar elde edebileceğini belirtmişti.
Kavak, "Çalışmalarımız ileride çene, implant ve estetik cerrahlarına rehber olacaktır. İmplant sanayisi alanında ülkenin farklı yerlerindeki iş adamlarının Diyarbakır`a gelerek yatırım yapmasıyla olumlu sonuçlar elde edilecektir. Yaptığımız bu araştırmanın sonuçları cerrahların çalışmalarına rehber olacaktır." Demişti.
Bismil Körtik Tepe’de çıkarılan 12 bin 500 yıllık figürler altın takılara işlendi
Bismil ilçesinde yaklaşık 12 bin 500 yıllık Körtik Tepe'deki kazılarda çıkarılan eserlerdeki farklı hayvan figürleri takı tasarım ustası tarafından altın gerdanlık, küpe, yüzük ve bileklikte kullanıldı.
Diyarbakırlı altın takı tasarımcısı Fırat Ekinci, Körtik Tepe'de yürütülen kazılarda çıkarılan taşlar üzerindeki farklı hayvanlara ait figürleri altından yaptığı gerdanlık, küpe, yüzük ve bilekliğe işlemiş, ürünler 2-5 Kasım'da Mezopotamya Uluslararası Fuar ve Kongre Merkezi'nde düzenlenen "Mezopotamya Kuyumculuk, Kuyum Makineleri ve Franchise Fuarı"nda onlarca farklı ülkeden binlerce kişiye gösterilmişti.
Körtik Tepe’de 2020 yılında yapılan kazılarda çıkarılan insan iskeletleri, tarihe ışık tuttu
Körtik Tepe’de 2020 yılında yapılan kazılarda MÖ 1200'lere ait olduğu belirlenen insan iskeletleri çıkarıldı.
Yarım metrede yapılan çalışmalarda, Milattan önce 1200'lere ait olduğu belirlenen mezarlarda insan iskeletleri, işlenmiş taştan vazolar, çakmak taşından yapılan kesici savaş aletleri ve süs eşyaları çıkarıldı.
"Çalışmalarda, MÖ 1200'lere ait olduğu belirlenen mezarların içinde insan iskeletleri bulundu. Bulunan savaş alatleri, süs eşyaları ve vazolar, madenin keşfinden önceki yaşam biçimini ortaya koydu. Parçalanmış olarak gömülen insan iskeletlerinin boyunlarına bağlanmış ve boncuklardan oluşan süs eşyaları, o dönemlerde ölenlere hediye ediliyordu. Bu mezarlar ve iskeletler, İslam ve Hıristiyan geleneklerinin dışında bir gömü biçimi olarak kayıtlara geçti.
Dicle Üniversitesi (DÜ) öğretim üyelerinden Doç. Dr. Vecihi Özkaya, o dönem buldukları eserlerin, tarihte ayrı bir sayfa açacağını düşündüklerini belirterek, şu bilgiyi vermişti; "Taş aletlerin çok kullanıldığı dönem, Hurilerin kültür biçimini somut olarak ortaya koyuyor. Birbirine karışmış katmanlarda bulunan çakmak taşından yapılma savaş aletleri ise kalkolitik dönemin varlığını ortaya koyuyor. Bu bölgedeki gömü geleneği aynı zamanda Trans Kafkas ve Van Urmiye bölgeleri ile Yukarı Mezopotamya ve kısmen Orta Anadolu yerel geleneğini de çağrıştırıyor. Bölge, Doğu ve Batı kültürü arasında bir köprü görevi üstlenmiş durumda. Şu ana kadar elde ettiğimiz seramik parçalar ve iskeletlerden yola çıkılırsa Anadolu'nun bilinen arkeolojik geçmişine karşı günümüzden 3000 yıl öncesi siyasal ve kültürel ilişkilere yeni bir yaklaşım getiriliyor."
Prof. Dr. Kavak: Bismil’de bulunan Orta Çağ dönemi kemikleri Kürtlere ait
Bismil ilçesindeki Körtik Tepe'de yürütülen arkeolojik kazılarda 16 yıl önce gün ışığına çıkarılan ve Orta Çağ dönemine ait olan kemikleri inceleyen Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Anatomi Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Vatan Kavak, kemiklerin Kürtlere ait olduğunu söylemişti.
Prof. Dr. Vatan Kavak şunları söylemişti;
“O dönem o bölgede Kürtler egemendi. Tarihi açıdan bakıldığında bunlar Kürt'tür. Bu kemikler üzerinde antropometrik incelemeler yaptık. Antropometrik araştırma yaptık. 14 farklı ölçü aldık. Kadın ve erkek iskeletlerini birbirinden ayırdık. 55 kadın 66 erkek iskeleti vardı. Aralarında çocuk yoktu. Erkek iskeletlerini dünyadaki örneklerle mukayese ettik. Erkek iskeletleri örneklerine göre daha sağlam, daha güçlü çıktı. Kadınların iskeletlerinin ise zarif olduğu tespit edildi. Naziktiler. Naziklikten dolayı da bu bunlar Çinli kadınlara ya da Avrupalı kadınlara benziyor. Muhtemelen kadınlar o dönem evlerde ev işlerinde çalışıyordu. Erkekler de dışarıda hayvanlarla uğraşmış. Muhtemelen hayvanları yakalayıp yemişler, etli pişirip yemişler. Bu yüzden kemiklerinin sağlam olduğu görüldü. Yaşlarının tespiti ile ilgili çalışmalarınız devam ediyor. Ne tür hastalıklar geçirdiklerini de araştırıyoruz. O dönemde Mezopotamya'da büyük savaşlar çıkmıştır. Savaş sonrası olumsuz koşullar ve hastalıklar yaşanmıştır.”