Şikefta por ( Por mağarası)’ın başı kesilmiş cesetlerle dolduruldu. 

Şikefta por ( Por mağarası) sadece Sırrı Kado’nun başı kesilmedi. Muhammed Şerif Hacı Aliyi feslı, Merdan köyünde H Osman’ın babası Siriyı Kado, Bozçalı’da H Hasan ( Bozçalı ve Budak’ların dedesi), Başören’de Çelebi Aydın babası bunlardan bir kaçıdır. 

Sırrı’yı Kado (1885 doğumlu) Hikayesi

Abdulkadir’in oğlu Sırrı, Bismil’in Xıncıka (Merdan) köyündedir.

O yıllarda Tepe Barava’da Ahmet ağanın kızı Zahide’yi oğlu Osman’a istemiştir. 

Ahmet Ağa (Çelebi) kızını Sırrı’nın oğlu Osman’a vermiş ve akraba olmuşlardır. 

O yıllar şeyh Sait kıyamın sonraki yıllarına rastlar. Bu nedenle bazen 100 suvarı Asker Tepe Baravaya gelirdi.

Görgü tanıkları ve yaşlılardan edinilen bilgilere göre; Konakta Sırrı ile Asker tartışır, Tartışma uzar, olaya Tepe Krakol komutanı Kasım çavuşta karışır. Ahmet ağa akrabası Sırrı için, Askerlerle konuşur. Onları ikna eder. Sırrı’yı Kado’yu idamda kurtarır. 

Arada bir kaç gün geçer, O arada dışarda Askeri suvarı birliği, Tepe kazasına gelir.  Yüzbaşı konakta iken, dışarda yine, Sırrı’yı Kado ve Tepe Karakol komutanı Kasım Çavuş arasında tartışma yaşar, birbirine hançer çekmeye varmışlar. Yüzbaşıda pencere tartışmaya şahit olur. Sırrı’yı kado’yu tutuklamasını emreder. O sırada Ahmet Ağa araya girer, çok uğraşmasına rağmen Yüzbaşıyı ikna edemez. Ahmet ağa akrabası için çok uğraş vermesine rağmen, Yüzbaşı ikna olamaz, Yüzbaşı, Askere başkaldıranı affetmem, o da gerici Şeyh Sait’in taraftarıdır. Der.

Yüzbaşı sonra, Sırrı’yı Kado hakkında Diyarbakır istiklal mahkemesine Abdulkadir’ın oğlu Sırrı hakkında rapor yazar. Raporda Devletin bütünlüğüne karşı olduğunu, Gerici Şeyh Sait için Askerlerle tartıştığı rapor eder. 

Sırrı’yı Kado’yu Askerler onu götürür. 

İstiklal mahkemesi Sırrı’yı Kado hakkında idam cezası verir. 

Daha sonra, Bismil ve Savur bölgesinde idam kararı verenler hakkında Por Mağarasında (Şıkefta Por) başı kesilir. 

SIRRI’YI KADO KIZ KARDEŞİ VE KÖYÜ GEMO İLE CENAZESİNİ ALMAYA GİDER

Cenazeler, Por Mağarasında (Şıkefta Por) olduğu bilgisini alan Sırrı’yı Kado’nun kız kardeşi Zeli (Zerife) ve Xıncıka ( Merdan) köyünde köylü, Gemo ile birlikte yanlarında Eşek alarak, Diriş (Soylu) köyünde M Şerif (Aydın) ağanın evine giderler. M Şerif (Aydın) ağa bir cenazesi Por Mağarasında (Şıkefta Por) dadır. Gündüz gitmezler. Askerler görür diye, gece Por Mağarasında (Şıkefta Por) giderler. Kaynaş otu ile ateş yakarak, mağaraya girerler. Onlarca başsız cenaze içinde aramaya koyulurlar. Tahmin edilen bir cenazeyi mağarada çıkarırlar. Dışarda  Zeli (Zerife) bu başsız cenazenin abisine ait olmadığını ifade eder. Zeli (Zerife) abim bir gün dicle nehrine girerken sırtında büyük bir ben vardı. Bu cenazede BEN yok. Der. Zeli (Zerife) Kado, korkusuz bir kadındı. Mağaraya kendisi girer, cenazeleri çevirir. Sırtında BEN olan abisini görür. Abisinin Beden yapısı bakar. Abisine ait olduğu kanat getirir. Zeli (Zerife) Kado, başsız cenazeyi eşeğe bindirerek, Xıncıka (Merdan) getirir. Sırrı’yı Kado’yu köyde dini vecibeler eşliğinde başsız olarak defnederler. 

Zeli (Zerife) ile cenazeye almaya giden köylü GEMO daha sonraları evini Bismil merkeze getirir. Ölüm döşeğinde vasiyetinde mezarını Xıncıkı ( Merdan) köyünde olmasını vasiyet eder. Vefat edince yakınları GEMO’yu Xıncıkı ( Merdan) köyüne defnedirler. 

I M G 9133

ŞEYH SAİDİN İDAMİ 

İdamlıklar avluya çıktıklarında kendileri için hazırlanmış 47 sandalyeyi ve yağlı urganın etrafında kendinden emin bir şekilde bekleyen Kolordu Komutanı General Mürsel Bey, Vali Mithat Bey, İstiklal Mahkemesi üyesi Müfit Özdeş Bey, Diyarbakır milletvekillerinden Cavir Bey, Şeref Bey’i buldular.

İlhami Aras, “Adım Şeyh Sait” isimli eserinde Şeyh’in kendisine türlü zorluklar çıkartan devlet memurlarıyla arasında geçen diyaloğu şöyle aktarıyor;

Şeyh Sait Efendi durdu. Ali Saip Ursavaş'a seslendi: 

-Seni severim ama Mahşer günü seninle muhakeme olacağız.

Üyelerden Müfit Özdeş de şöyle dedi: 

-Beni mi seversin Saib'i mi? 

Şeyh Said gülümseyerek: 

-Saib Beyi, sonra seni dedi. Reisten de Allah hoşnut olsun en sevdiğim Ahmet Süreyya Beydi. Beni zorlar dururdu.


Şeyh, adım adım ölüme giderken şahsına yöneltilen sözlü saldırılara karşı koyuyor ve geri adım atmıyordu.

Kendisine “Mahşer gününde yargıçlarımızla değil ocaklarını söndürdüğün masumlarla muhâkeme edileceksin” şeklinde sataşan Vali Mithat Bey’e dönerek şöyle demişti;

Boynuzsuz keçinin ahını boynuzludan alırlar.


Şeyh Sait ölümünden hemen önce kendisine verilen deftere şunları yazacaktı; 

Benim ölümüm Allah ve din için ise darağacında asılmama perva etmem.


Sehpalar birer birer devrildi ve Şeyh Sait büyük bir kıyamdan sonra hayata gözlerini yumdu.

DEVAM EDECEK 

Kaynak: Haber Merkezi