İddianamede sanıklara “Devletin birliği ve ülke bütünlüğünü bozma” ve “37 kişiyi öldürme” gibi suçlamalar yöneltiliyor. İddianame 3 bin 530 sayfa ve 324 klasörden oluşuyor.
Dün duruşmada söz alan Ahmet Türk, Kobane Davası'nda yaptığı savunmada çözüm sürecine dikkat çekerek, "İmralı'ya, Kobane'ye, Kandil'e gitmişsek, bunlar devletin bilgisi dahilinde yapıldı" ifadelerini kullandı. Türk, bu süreçte kendilerini gönderenlerin de yargılanması gerektiğini söyledi.
Kobane Davası, 108 siyasetçinin "Devletin birliği ve ülke bütünlüğünü bozma" ile 37 kez "insan öldürme" başta olmak üzere pek çok suçtan cezalandırılması istemiyle görülen bir dava.
Ahmet Türk, davanın siyasi olduğunu ve talimatla açıldığını iddia etti. İddianameyi eleştiren Türk, "Andersen'den Masallar" benzetmesi yaptı ve yargının siyasallaştığını öne sürdü. Kobane'de yapılan yardımları suç olarak görmeyi eleştiren Türk, ayrıca IŞİD çetelerini savunmanın kabul edilemez olduğunu belirtti.
Türk, 50 yıldır siyasetin içinde olduğunu ve barışın sağlanması için çaba gösterdiklerini vurguladı. Çözüm sürecine de değinen Türk, başbakan ve cumhurbaşkanının talimatı üzerine görev yaptıklarını iddia etti ve bu süreçte Kobane ve Kandil'e gitmelerinin devletin bilgisi dahilinde olduğunu ileri sürdü. Türk, kendilerini gönderenleri de yargılanması gerektiğini savundu.
Duruşmada kimlik tespiti ve dosyaya giren belgeler okunduktan sonra Ahmet Türk savunma yaptı. Türk, 50 yıllık siyasi hayatında hep halkın yanında olduğunu, 12 Eylül darbesinde de Diyarbakır Cezaevi’nde işkence gördüğünü öne sürdü. Türk, çözüm sürecinde İmralı’ya gittiklerini, bunun da devletin en üst düzey yetkililerinin talimatıyla olduğunu iddia etti. Türk, “Biz bu süreçte barış için çaba sarf ettik. Ama bugün legal siyasetimiz illegal olarak gösterilmeye çalışılıyor. Bu adalet değildir” diye konuştu.